Sosyal Medya diye bir tüketim cöplüğü var ki hakikaten kokusundan boğulmamak için burnumuzu tıkasak ruhumuza musallat... Hiç mi o telefonu elinizden bırakmıyorsunuz... Örneğin güzel bir yere gitmişsiniz, bakın,görün, yiyin, için... Arada bir de paylaşmayiverin; Onca emek verip, paralar döküp, zaman harcayıp, değişik memlekete gittiniz tamam anladık bir iki foto koyun bizde de bir merak uyandırın, gitmek falan isteyelim, insanız özenelim falan degil mi? 75 foto koyup da o memlekette gitmedik yer bırakmazsak sizle birlikte, sonra nasıl yumuşak, sıcak yerlerimizden kalkıp da sizin yaptığınız şeyi yapmak isteyelim? Acıyın az valla bayılacağız bu çok gezerim, görürüm, para da harcarım, kayak da yaparım, (ha hayatında bir kere falan gitmiştir kayağa da kesin bu tipler:))) safariye de çıkarım, atlarım da, uçarım da gibi adrenalin tutkunuzu kıskanmamak ne mümkün yapamıyoruz işte acıyın bizceğizlere de... Spora alerjim falan yok da seyahatten de spordan da sayenizde gına geldi. Biraz fren yapın hayatlarınıza ne olur, ağır çekim yaşayın az, yetişemiyoruz biz siyah_beyaz odalarımızda, oturduğumuz yerden izlemeye o renkli muhteşem hayatlarınızı;)
Söz meclisten dışarı demek adettendir... Üstüne alınan alınsın tabi yeter ki boğulmaya ramak kala suni teneffüs misali, belki bazılarımıza faydamız olur da hayatımızı izlensin diye değil, sindire sindire keyfini çıkararak yaşarız.
Bugün, 18 Mayıs 2024 Cumartesi
