Ülkemizde yüzde 96 olan televizyon izleme oranına karşılık, bir kişinin, kitap okumaya ayırdığı süre ne kadar, biliyor musunuz? 12 saniye! Aynı istatistik, bir Çinlinin, bir günde kitap okumaya ayırdığı sürenin 46 dakika olduğunu gösteriyor.
Saptanan diğer verilere göre, ülkemizdeki akademisyenlerin yılda 36, öğretmenlerin 6, anne-babaların ise 0.4 kitap okudukları gerçeğini ortaya koyuyor. Korkunç!
Anne-babaları, öğretmenleri kitap okuma alışkanlığından yoksun bir toplumun çocuklarının neden kitaptan uzak kaldıklarına şaşmamak gerek, aslında.
Bu çocuklar, kimleri örnek alıyorlar, acaba?
Aynı istatistik, bir yılda 80-100 kitap okuyan bir öğrencinin, üniversite sınavını kazanma şansının yüzde 90 olduğuna dikkati çekiyor, oysa.
Okumanın en önemli kazanımlarının başlarında ise dünyaya sevgi gözüyle bakmayı sağlaması gelir, kuşkusuz. Güzel bir şiir okur, sarsılırsınız. Yaşama tutunursunuz. Çünkü şiir, Sennur Sezer`in değerlendirmesiyle "Çağının seslerinin yankısıdır. Sokaklardan kopup gelen seslerin uğultusudur. Şiirinde güzel seslerin yer almasını isteyen şairin işi zordur. Çünkü açlığı, savaşları durdurmak için uğraşmak zorundadır. O şairlerin seslerini duyarız, çocuk seslerine kulak verdiğimizde."
Güzel bir kitap okursunuz, Orhan Pamuk`un dediği gibi, "hayatınız değişir".
Kimi kez, Sait Faik, Orhan Kemal, Sabahattin Ali veya bir başka yazarın romanı, öyküsü içine alıverir, sizi. Zaman zaman yüreğiniz burkulur, satırları okurken. Ama acıyı da göze alabilmek değil midir, yaşam? Hayâl kırıklıkları da yaşamı besler. Yaşadığın her hayâl kırıklığının ardından, güçlüklere karşı direnme gücün artar.
Kitaplar, yaratıcılık yeteneklerinizi destekler. Sürekli yeni şeyler keşfedemeyiz ama keşfettiğimiz şeylere yeni gözlerle bakabiliriz, kitaplar sâyesinde.
Bu gerçekler ortadayken, siz yine televizyon ekranında boğulmayı yeğlerseniz, o da sizin bileceğiniz iş!
Aynı istatistik, bir yılda 80-100 kitap okuyan bir öğrencinin, üniversite sınavını kazanma şansının yüzde 90 olduğuna dikkati çekiyor, oysa.
Okumanın en önemli kazanımlarının başlarında ise dünyaya sevgi gözüyle bakmayı sağlaması gelir, kuşkusuz. Güzel bir şiir okur, sarsılırsınız. Yaşama tutunursunuz. Çünkü şiir, Sennur Sezer`in değerlendirmesiyle "Çağının seslerinin yankısıdır. Sokaklardan kopup gelen seslerin uğultusudur. Şiirinde güzel seslerin yer almasını isteyen şairin işi zordur. Çünkü açlığı, savaşları durdurmak için uğraşmak zorundadır. O şairlerin seslerini duyarız, çocuk seslerine kulak verdiğimizde."
Güzel bir kitap okursunuz, Orhan Pamuk`un dediği gibi, "hayatınız değişir".
Kimi kez, Sait Faik, Orhan Kemal, Sabahattin Ali veya bir başka yazarın romanı, öyküsü içine alıverir, sizi. Zaman zaman yüreğiniz burkulur, satırları okurken. Ama acıyı da göze alabilmek değil midir, yaşam? Hayâl kırıklıkları da yaşamı besler. Yaşadığın her hayâl kırıklığının ardından, güçlüklere karşı direnme gücün artar.
Kitaplar, yaratıcılık yeteneklerinizi destekler. Sürekli yeni şeyler keşfedemeyiz ama keşfettiğimiz şeylere yeni gözlerle bakabiliriz, kitaplar sâyesinde.
Bu gerçekler ortadayken, siz yine televizyon ekranında boğulmayı yeğlerseniz, o da sizin bileceğiniz iş!