Emin Karaca´nın yazdığı ve Cumhuriyet Gazetesi´nin okurlarına armağanı olan NAZIM HİKMET´İN AŞKLARI kitabının ÖNSÖZ´ünde Karaca, sözlerini şöyle bitirir:
"AŞK, aslında ölümü yenen ve unutturabilen bir "şey" olduğundan, 52. ölüm yıldönümünde NAZIM HİKMET´i anmanın en iyi yolu, onun sevda yüklü şiirlerini bir kez daha okumaktan geçer." (26 Mayıs 2015)
Sultan Hamid Devri´nin ünlü valilerinden birinin kızı Sabiha, Nazım Hikmet´in ilk çocukluk aşkıdır.
"Gözleri siyah kadın, o kadar güzelsin ki" nakaratlı şiiri Sabiha´ya yazılmıştır:
"Gözleri siyah kadın, o kadar güzelsin ki
Çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben,
Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken
Bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim
Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim.
Gözleri siyah kadın, o kadar güzelsin ki..."
Ne var ki, Sabiha Hanım nedeni bilinmeyen bir sebeple
sevda şiirlerinin menzili dışına çıkar..
Bu kez Şairimiz,ünlü bir doktorun baldızı Azize´ye aşık
olur. Nazım Hikmet, 17 yaşında bir delikanlıdır. Azize´ye
şiirler yazmaya başlar:
"Bir ilahi gibi içten duyulur
Seven gönüllere aşina sesin.
Başında hale nur, gözlerinde nur,
Sevda mabedinde bir azizesin.
Sihrinle doluyken boş muhayyilem,
Gözlerinde telkin edilen dinin
Kitabı ne kadar olsa da elem,
En zahit kuluyum ben mabedinin.
Rüyaya daldıran şarabını sun.
Önümde gönlümle gelirken dize,
Şu yanan alnıma bir kere dokun,
Azize, gözleri nurdan Azize!"
(LÂDES´le devam edecek)