Bir dostum, yazılarımda ve rübailerimde neden siyasetçilerle ilgili isimler kullanmadığımı sorunca cevabım şöyle oldu:
?Benim gazeteciliğim, şairliğim ve yazarlığım liseli yıllarımdan(1955-1956) başlar. Basın Kanunu´na karşı kendi kendimi güvenceye alma, koruma alışkanlığım eskidir. Bu alışkanlığımı sonraki yıllarda da yazılarımda uyguladım. Bu benim bir korunma içgüdümdür.
Şair Eşref, buna ?NUMARASIZ GÖZLÜK OLAYI? der. Dostumun bana sorusu gibi, Eşref´e de, ?Neden o zehir gibi taşlamalarında çoğu kez isim kullanmıyorsun? Kimin için yazdıkların belli olmuyor? diye sorulmuş. Eşref, şöyle yanıtlamış:
?Neden olacak? Bütün alçaklara uygulansın ki, numarasız gözlük gibi kullanılsın.?
Bu konuda Neyzen Tevfik´in, şu olayını isim vererek anlatabilir misiniz?
Vaktiyle, ?..isimli zat, nazır olur olmaz yeğenini vali yapınca, Neyzen Tevfik, şöyle demiş:
?Maşallah, kardeşinizin oğlu tıpkı fasulyeye benziyor!?
?..isimli Nazır:
?Neden böyle söylüyorsun, Neyzen? Genç, vali oldu? deyince, Neyzen, yanıtlamış:
?Ben de onun için söylüyorum, zaten. Malum ya, fasulye de, bir sırığa sarılarak büyür.?
BİR NEYZEN FIKRASI
Neyzen Tevfik, o akşam içkiyi biraz fazla kaçırmış. İki kişinin bile yan yana geçemeyeceği kadar dar bir yola girmiş. Karşıdan da tanımadığı bir adam gelmekte. Neyzen, ?İzin ver de geçeyim? demiş.
Adam, ?Kime kafa tutuyorsun babalık, ben, senin gibi ciğeri iki para etmez adamlara yol vermem? deyince Neyzen, kenara çekilerek yanıt vermiş:
?Ben, senin gibi ciğeri iki para etmeyenlere yol veririm!?