Zonguldak`ta yaşayanlar adına zor yıllar
Ancak şiir, edebiyat zorluk dinlemiyor. Bir yandan veremle mücadele eden ama şiire tutkulu iki genç şair olup, Mert Fırat`ın canlandırdığı Rüştü Onur ve Kıvanç Tatlıtuğ`un canlandırdığı Muzaffer Tayyip Uslu rollerinin hakkını fazlasıyla veriyorlar. Tabii, o yıllarda Zonguldak Mehmet Çelikel Lisesi Edebiyat Öğretmeni Behçet Necatigil`i oynayan Yılmaz Erdoğan da
O yılların atmosferinin çok iyi verildiği filmde, "azmin değil, hevesin peşinde" mutlu olan iki genç şair, dizelerin büyüsüyle verem hastalığını bile hiçe sayıyorlar. Filmde geçen diyaloglar da çarpıcı:
"Aşk ve acı, şiirin bahanesidir", "Azmin değil, hevesin peşinde koşuyorsun", "Senin savaşın, sana yeter", "İyi şiir sahipsizdir"
Gençliklerinin baharında, Rüştü Onur 22, Muzaffer Tayyip Uslu ise 24 yaşında, veremden yitirdi, yaşamlarını. Kısacık yaşamlarında, ölümsüz dizeler bıraktı, arkalarında. Bir de uzun yaşasalardı.
İşte Rüştü Onur`dan, yaşadığı Zonguldak`ı anlatan sarsıcı bir şiir:
"Sen aziz şehrim,
Uykusuz yaşadığımı bilmelisin
Bütün işçilerin
Saçak altında uyuduğu bir saatte
Ben mızıka çalarak geçiyorum sokaktan
Sen aziz şehrim
Ellerim, gözlerim kadar benimsin"
Muzaffer Tayyip Uslu`yu da, bir şiiriyle analım:
"Benden zarar gelmez
Kovanındaki arıya
Yuvasındaki kuşa
Ben kendi hâlimde yaşarım
Şapkamım altında"
Onur ve Uslu`nun sevgi doluydu, yürekleri. Muzaffer Tayyip Uslu`nun şu dizelerindeki gibi:
"Sokakların ellerinden öperim
Bana yaşamasını öğretmişlerdi
Dost olsun, düşman olsun
İnsanlara iyi günler dilerim"
Edebiyatı, şiiri sevenler, Kelebeğin Rüyâsı`nı kaçırmasınlar.