Bugün, 19 Mart 2024 Salı

ÖNDER BALIKÇI


İNADINA GAZETECİLİK

İNADINA GAZETECİLİK


Yazı yazmak, düşünce üretmek dünyanın en zor işlerinden biridir. Bu nedenle, "Realist" gibi isimlerini saklamaya çalışıp, bukalemun gibi renk değiştiren, kimliğini çok iyi bildiğimiz kişiliksizlerin, aşağılık  kompleksleri içinde boğulurcasına haber ve köşe yazılarına küçümseyici ve hakarete varan sözü ona yorumlar yaparak saldırmalarına asla izin vermedim, vermeyeceğim. Yazım kurallarından habersizce, Türkçeyi katleden "Realist" tipi bukalemunlara, bu mesleğe yıllarını veren bir gazeteci olarak hoşgörü göstermem mümkün olamaz. Geçtiğimiz günlerde değerli dostum Fikret Çağın`ın, "Dursunbey Alaçam`ın MERT`i" başlıklı yazısını sanırım, şu bizim "Realist" de okumuştur mutlaka.  Bu yazı hakkında ne düşünüyor acaba?
Bir yazı ile ilgili olarak eleştiri yapılamaz mı? Yapılır elbette. Ama olaylara "at gözlüğü" ile bakmadan, ruhunu, kişiliğini satmış bir şekilde, yalnızca bir partinin şartlanmış politikalarına bağlı kalmadan, şeriatçı düşünceler içinde yanıp tutuşmadan, uygar kişiler gibi, İNSAN gibi!
           X     X         X
                     UZUN YAZI-KISA YAZI
Gazetelerin yazı işleri, yayın organlarının sayfalarının durumunu düşünüp, "haklı" olarak, yazardan kısa yazı ister! 
Zaten "okuma özürlü" bir toplumuz! Yeterince okuma alışkanlığı bulunmayan bir toplumun, uzun yazıları okuması beklenebilir mi? Bu arada, kısa yazıların, genelde daha etkili olduğu da bir gerçek.
İşte, bu konuyla ilgili bir anekdot, sizlere:
Bir gazetenin yazı işleri müdürü, Süleyman Nazif`e transfer teklif etmiş. Üstat, yazı başına fiyat koymuş, "her yazı, şu kadar" diye!
Yazı işleri müdürü gülmüş:
"Karıştırdın galiba? Kısa yazıya iki mecidiye, uzuna ise 1 mecidiye istedin!"
Yazar, gülerek yanıtlamış:
"Kısa yazı marifettir de…"
                                  X     X         X
                  BU UYGULAMA SANSÜRDÜR
Emniyet Genel Müdürlüğü`nün, emniyet müdürlüklerine gazetecilerin girmesini yasaklaması kararını, Turgay Olcayto`nun başkanlığındaki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yargıya taşıdı. Cemiyet, bu uygulamanın sansür olduğu gerçeğini gerekçe göstererek, İstanbul İdare Mahkemesi`nde dava açtı. İyi de yaptı. Çünkü bu uygulama, basın özgürlüğünün önünde engel oluşturmaktadır ve açık bir sansürdür. Gazeteci, devlet memuru değildir. Anadolu Ajansı`nın bugünkü durumu gibi kendisine siyasi erk tarafından dikte ettirilen haberleri yayınlamak zorunda olamaz. Basın, halkın doğruları öğrenme ve bilgi edinme hakkı uyarınca kamu görevi yapmaktadır. Bu nedenle gazeteci, bilgi edinme ve haber alma, yorum yapma ve eleştirme özgürlüğünü ne pahasına olursa olsun, araştırıp, gerçeklere ulaşarak kullanmak zorundadır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti`nce hazırlanan "Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi"ndeki bir maddede şöyle deniliyor:
"Gazeteci; başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan, tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır."
Türkiye, AKP iktidarı döneminde, basın özgürlüğü konusunda sürekli geriliyor. Gazeteciler, yasalarla kuşatıldı. 70-80 gazeteci hâlen cezaevlerinde. Gazetecilere sürekli davalar açılarak, sindirilmek isteniyorlar. Ama umutsuzluğa kapılmak yok. Bugünler de geçecek. 
İnadına gazetecilik!
  • BIST 100

    8718,11%-1,25
  • DOLAR

    32,30% 0,55
  • EURO

    35,16% 0,14
  • GRAM ALTIN

    2241,53% 0,66
  • Ç. ALTIN

    3950,05% 1,42
  • Salı 15.7 ° / 3.8 ° false
  • Çarşamba 7.9 ° / 2.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Perşembe 12.4 ° / 3.3 ° Güneşli

Balıkesir

19.03.2024

  • İMSAK 05:43
  • GÜNEŞ 07:06
  • ÖĞLE 13:21
  • İKİNDİ 16:45
  • AKŞAM 19:26
  • YATSI 20:44