Lise yıllarımda en çok edebiyat derslerini severdim.
Biz, gerçekten çok şanslı bir kuşaktık. Çünkü çok değerli edebiyat öğretmenlerimiz vardı. Okumaya, araştırmaya ve her çeşit sanatı sevmeye yönlendirdiler, bizleri
Onların sayesinde münazaralar(konu tartışmaları), duvar gazeteleri ile tanıştık. Öyküler yazdık, kendi çapımızda. Tiyatronun büyülü dünyasına girerek, sahneye çıkma heyecanını yaşadık. Edebiyatı severken, yaşamı da sevdik, aynı zamanda.
Edebiyat, yüzyıllar boyunca toplumların duygusal ve ussal gelişimini yansıtan, özenle verilmiş yazılı ve sözlü ürünleri, yazarları konu alır. Çeşitli örnekler göstererek eleştirme, kıyaslama, daha güzeli arama yeteneğini kazandırarak kişiyi uyandırır. Bununla da yetinmez, edebiyat. Çığır açan, devrim yaratan güçleri tanıtır. Akıp giden zamanın gerçekliği içinde insanın gerçekliğini ortaya koyar, ortaya. Kişi, bu yolla dar boyutları kırarak, geniş alanlara açılır; dünyayı yansıtıp, evrensel konulara eğilip, "insanlık" kavramına kavuşur.
Bizim edebiyat öğretmenlerimiz, çok farklıydı. Derslerinde hiçbir zaman dar kalıplar içinde kalmadılar. Bize, o yıllarda isimlerini bile ağzına alanın resmen yandığı Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz, Ahmet Ârif`lerle buluşturmaktan çekinmediler. Yan tutmayarak, ussal, eleştirel bir eğitim izleyip, kafamızda "nedenler", "niçinler" yarattılar. Bizler, belirli kişilere, ya da belirli çağlara saplanmadan, yan tutmadan; kişilere, yapıtlara bakıp, sağlıklı bir şekilde eleştiri ve yorum yapmayı onlar sâyesinde öğrendik.
Bize, Dîvan Edebiyatı" da öğretildi, en ince noktalarına dek. Kimi kişiler, bu edebiyatın öğretilmesinin gereksizliğini savunsa da, bu düşünceye katılmıyorum. Çünkü her ulusun tarihsel akışı içinde, kendi insanının geçirdiği olumlu, olumsuz gelişmelerin, edebiyat ürünlerine yansıması son derece doğaldır. Bu nedenle Dîvan Edebiyatı`nı okutmayarak görmezden gelirken, edebiyatın bir başka bölümünü ise abartarak anlatırsanız, edebiyatın gerçekliğini bozarsınız. Bizim edebiyat öğretmenlerimiz bunu hiç yapmadı. Her döneme gerektiği önemi verirlerken, ozanı, öykücüsü, denemecisiyle dilin nasıl nakış gibi işlendiğini gösterdiler, bizlere
Kesin ve tek yanlı yorumlara yönelmeme bilincini verdiler.
Aydın bir gençlik yetiştirme sorumluluğunu yüreklerinde duyan tüm edebiyat öğretmenlerine binlerce selâm!s