TEMA Vakfı kurucularından Hayrettin Karacan ile yapılan söyleşiyi okuyorum, bir basın organında.
Doğum yerim Bandırmalı olmasından gurur duyduğum 96 yaşındaki Karacan´ın da kurucuları arasında yer aldığı vakıf, 700 bin gönüllüye ulaşmış durumda. Karacan, ?Tahrip ettiğimiz doğada başımıza gelen dertlerin çaresi yine doğanın içinde? diyor.
5 Haziran Dünya Çevre Günü´nü kutluyoruz, bugün.
Doğa ve çevreye verdiğimiz tahribat her geçen gün artıyor.
Aslında insan, doğa ile sırdaş, yoldaş ve candaştır. Bu karşılıklı var oluşta insan ve doğa, var olmanın doyumsuz bereketinde birlikte yaşarlar. Koyun koyuna! İnsanın yasası, doğanın yasası ile uyuşmadıkça kim kaybeder? İkisi de!
Yeşili severim. Çünkü o beni var eden doğanın rengidir. Yeryüzünün her yeri, orada yaşayanlar için cennettir. O cenneti cehenneme çevirenler de, cennetin sahibi insanlardır, ne yazık ki!
Doğa, insanoğlunun kurduğu mekanik düzene karşı kendi içinde basit, düzenli ve ilkelidir. Toprak, ne ekerseniz onu verir.
Doğa, dosdoğrudur. Suyun boğduğunu, ateşin yaktığını, karın dondurduğunu, kuraklığın öldürdüğünü, dikenin battığını bilirsiniz.
Doğada kurt kılığında kuş yoktur ama insanın düzeninde koyun postuna bürünmüş kurt çoktur. Doğa, akıllı canlıların hizmetindedir.
Aslında en muhteşem ve en zor iş, insanın İNSAN olabilmesidir.
Dizelerimiz, Ahmet Telli´den, ?Islık? adını taşıyor:
?Yabanıl ot kokuları
getiriyor bir rüzgâr
kıpırdatıyor suları
Belki sonbahar
vurgun yapamayacak
yol vermeyecek sular
Ve neşeli bir ıslık
tutturmuş şimdi doğa
nice acıya karşılık
Aşkı savunmada doğa?