DİN HAKKINDA KONUŞMAK

Geçen haftaki yazımızda ?din adına konuşanlar´ başlığı altında bazı hususlardan bahsetmiştik. Konu bir yazıyı daha hak ediyor.
Bir ayetle ve hadisle başlayalım. Yüce Allah buyuruyor: ??Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun.?(Enbiya,7) Hadis-i şerif: ?Dilini muhafaza eden kurtulmuştur.?
Kıymetli okurlar,
Mesleğine ve sahip olduğu unvana bakmadan dini konularda konuşmayı kendisinde hak görenler var. Oysa her işin bir ehemmiyeti ve özel alanı olduğunu biliyoruz.
Erbabının konuşmaktan çekindiği konuların kahvehanelerde, televizyonlarda vb. her yerde konuşulduğunu görüyoruz. Çünkü din reytingi yüksek bir konu. Çünkü din hakkında konuşmanın bu dünyada bir bedeli yok ve hesabı sorulamıyor. Konuşan konuştuğuyla kalıyor. Toplumda ve Müslümanlarda açılan yaralar da, dine verilen zararlar da gizli kalıyor.
Toplumda şekline şemailine bakılarak bazı insanlara ?hoca´ unvanı verilebiliyor. Herkesin ?hoca´ olduğu bir zamanı yaşıyoruz. Bu unvanla anılanlar da kendisini dînî her konuda ahkâm kesme yetkisinde görebiliyor.
En çok konuşması gerekenler susarken ilimden hiçbir nasibi olmayanlar Türkiye´de adeta dinin asıl ve yegâne temsilcileri gibi algılanıyor. Bu ?hoca´ unvanlı şahısların söyledikleri sadece kendilerini bağlamakla kalmıyor; diyanet-ilahiyat alanındaki bütün hocalarımızı hatta cami cemaatine varıncaya kadar herkesi bağlıyor. En sonunda din töhmet altında kalıyor.
Sevgili okurlar;
Kur´an ve sünnet bilgisi, Arapça, İslâm tarihi, tefsir, hadis ve fıkıh vb. ilimlerde ilkokul seviyesinde bile olmayan kişilerin fetva vermeye kalktıkları oluyor. İlmihal seviyesinde bile din hakkında bilgisi olmayanların Allah´ın kitabını yorumlama cüretinde oldukları görülüyor. İslâm âlimlerini es geçerek, mezhep imamlarını bile ekarte ederek dini sahada konuşma cesareti gösterenler olabiliyor.
Sadece internetten izlediği videolarla İslâm´ı anladığı vehmine kapılan insanımız var. Hele hele son dönemde sadece meal okuyarak Kur´an´dan hüküm çıkarıp konuşanlar var. (Haşa)Peygamberimizi bile devreden çıkararak Kur´an okumayı yeterli gören, yine (haşa) peygamberimizden önce söz söyleme hakkını kendisinde görenler var. Helal haram koyma yetkisi Allah ve Rasûlü´nün elinde olduğu halde kendi ön kabul ve kültürlerinin etkisiyle, hükümleri değiştirmeye ve tahrif etmeye kalkışanlar var.
Bu yanlışlıklara karşı bütün Müslümanlar dikkatli olmalı ve erbabı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
Değerli okurlarım,
Öte yandan son dönemde medyadaki tartışmalara bakarak şunları da söylemeliyiz. İlmî yeterliliği, usulü, üslubu ve amacı düzgün olanlar konuşmaktan çekinmemeliler.
Peygamberler bile hak dinleri anlattıkları zaman belli bir güruh onlara her daim karşı çıkmıştır. Peygamberlerini aşağılamış ve inkâr etmişlerdir. Din adına konuşanlar, bütün sorumluklarını yerine getirdikleri takdirde dinle alay eden, dine ve dindarlara hakaret edenlere kulak asmamalıdır. Çünkü dine inanmadığı halde dini değiştirmeye ve yontmaya çalışanların varlığı bilinmektedir.
Hak ve hakikat, güne ve gündeme göre evrilmez. Din kıyamete kadar bâkîdir. Dindeki hükümler coğrafyaya ve kişilere göre değişmez. Kur´an ve sünnet bellidir; ortadadır. Dinin nasıl yaşanacağı da 2018 yılında keşfedilecek değildir. Peygamberimizin(sav) dini nasıl yaşadığı bellidir. Bu yaşanmış ve öğretilmiş İslâm´ın gerisine düşülemez. Ne eksik, ne fazla. Dileyen bunlara tabi olur, dileyen kabul etmez.
Allah´a emanet olunuz.