Yöremizle ilgili yazılan her kitap beni mutlu ediyor. Öncelikle bu kitapları okuyorum.
İşte bunlardan biri elimde.
Sıtkı Değirmencioğlu’nun yazdığı “Çırak(Hayatım Roman Değil)” kitabı.
Bu kitabı yazan Sıtkı Değirmencioğlu, bir gün beni arayarak, bir kitap yazdığını, ancak kendisinin Türkçe eğitiminin yetersiz olduğunu belirtip, redaksiyonunu yapıp yapamayacağımı sordu. Onu çok eski yıllardan beri tanıyordum. Kendisini kırmak istemeyerek, “Gönder, bir bakayım” dedim. Çünkü bir kitabın editörlüğünü yapmak için çok zaman ayırmam gerektiğini biliyordum. Değirmencioğlu, kitabının yazılarını gönderdiğinde bu gerçeği bir kez daha gördüm. Kitap olacak yazılar çok uzun olduğu gibi gerçekten de çok önemli bir redaksiyona gerek vardı. Ama yazılara göz attığımda, belirli bir dönemin Bandırma ve yöresine, hatta Türkiye’ye ışık tutacak anı/anlatı tarzında olduğunu görünce kıyamadım ve hiçbir karşılık beklemeksizin bu redaksiyonu yapmaya karar verdim. Haftalar süren, yorucu bir çalışma oldu benim için. Ama iyi ki yapmışım. İlkokul mezunu olduğunu belirten Sıtkı Değirmencioğlu, yöremiz için çok önemli bir kitabı kazandırdı, bizlere…
Kitapta neler mi var…
Değirmencioğlu’nun eşiyle omuz omuza vererek sürdürdüğü müthiş bir yaşam mücadelesi…
12 Eylül faşist askeri darbesinin işkencelerle dolu yılları, gerçek dostluklar, vefasızlıklar, kalleşlikler, Bandırma’da yaşanan politik çizgiler, o dönemin resmi ve özel kuruluşlarındaki çeşitli entrikalar, koltuklar uğruna inanılmaz ayak oyunları, sırttan hançerlemeye çalışmalar, ticaret yaşamının kendine özgü çok zor koşulları arasında onurlu bir şekilde ayakta kalma mücadelesi…
Sıtkı Değirmencioğlu, “Çırak”ta her ne kadar kendisinin ve ailesinin onurlu mücadelesini anılarıyla anlatsa da o dönemlerin birçok önemli olayının altını da gerçekçi bir şekilde çiziyor.
Önsözünü de yazdığım “Çırak”ı okumanızı öneririm.
