Her mümin bir mücahiddir. Mücahid, cihad eden, gayret gösteren; nefisle, düşmanla mücadele eden kimse demektir.
Cihad, dinî emirleri öğrenip ona göre yaşamak ve başkalarına öğretmek, iyiliği tavsiye, kötülüğü engelleme, İslâm´ı dille ve davranışla tebliğ, nefse ve dış düşmanlara karşı mücadele vermek olarak açıklanabilecek kapsamlı bir kavramdır.
Cihad, Kur´an´da bazen savaş, bazen de Allah´ın rızasına uygun yaşama çabası olarak geçmiştir. Mekke döneminde ve genelde manevî anlamda, Medine döneminde ise özel olarak fiili savaş anlamında müminlere emredilmiştir.
Cihadla ilgili Peygamberimiz Hz.Muhammed(sav) hadislerinde şöyle buyurmuştur:
?Mücahid, nefsiyle cihad edendir.?
?Mümin kılıcı ve diliyle cihad edendir.?
?Müşriklere karşı mallarınız, canlarınız ve dillerinizle cihad edin.?
?Cihadın en faziletlisi zalim sultanın yanında hakkı söylemektir.?
?Anne-babaya hizmet yolunda nefsinle cihad et.?
?Cihadın en faziletlisi makbul hac´dır.?
Bu hadislerde daha çok cephe savaşı dışındaki cihadın kastedildiği görülmektedir.
Cihad denilince akla gelen savaş anlamındaki cihadı emreden birçok ayet de vardır. Normal şartlarda, cihad görevini bir kısım Müslümanın yapmasıyla diğerlerinin üzerinden sorumluluk kalkar; umumî seferberlikte ise her Müslüman savaşmakla emrolunmuştur. Savaştan kaçmak büyük günahlar arasındadır.
Elbette İslâm´a göre problemlerin birinci çözüm yolu savaş değildir. Meşru savaş, ancak Müslümanlara savaş açılması ve düşmanın tecavüzkâr tavırları, vatanın tehdit altında olması, özgürlüğün tehlikeye girmesi gibi sebeplerle yapılan savaştır.
Peygamberimiz de bu gerekçelerle savaşın nasıl yapılacağını ashabına tembihlemiştir. Bir savaş hukuku ve ahlâkı inşa etmiştir. Bugün bile güya çağdaş dünyanın yakalayamadığı ahlakî ölçüler koymuştur.
İslâm cihad ahlâkında savaşa dahil olmayanlara dokunulmaz, kadın ve çocuklara asla silah çekilmez. İbadethanelere sığınanlara ve emân dileyenlere öldürme teşebbüsünde bulunulmaz. Savaş esnasında canlı-cansız çevreye zarar verilmez.
Sırf öldürme iştiyakıyla savaşılmaz ki, Peygamberimizin 23 yıllık peygamberlik zamanında savaşlarda öldürülen düşman sayısı sadece 300 (üç yüz)civarındadır.
Meşru gerekçelerle yapılacak savaşlar için, ilk Müslümanlardan başlayarak bütün Müslümanlar cihad ruhuyla donanmıştır. Sahabe efendilerimiz gerek Peygamberimizle birlikte gerekse onun vefatından sonra îlây-ı kelimetüllah (tevhid uğruna) için, mümkün olan bütün yoları kullanmışlar, mecbur kaldıklarında da savaşmakta tereddüt etmemişlerdir.
Hz.Hamza´ların, Mus´ab´ların açtığı şehitlik ve gazilik yolu hiçbir zaman boş kalmamıştır.
Müminler, "Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat´ta, İncil´de ve Kur´an´da Allah üzerine hak bir vaaddir..." (Tevbe,111) ayetindeki müjdeye nâil olabilmek için cihad ruhunu hep kuşanmışlardır.
Üzerinde yaşadığımız şu topraklar cihad ruhu sayesinde vatan olmuştur ve vatan kalabilmiştir.
Şu güzel ülkemizde şehid haberini alan anne-babalar, bu ruhun verdiği teslimiyetle ?vatan sağolsun? diyebilmektedir.
Nice kardeşimiz kurtuluş savaşlarında ve 15 Temmuz´da, iman ve cihad ruhunun sevkettiği duygularla canlarını feda etmişlerdir.
Şimdi vatanımız ve milletimiz için yine bir hayat-memat durumu söz konusudur. Adı konulmamış dünya savaşı içindeyiz belki. Haçlı seferlerinin icra etmeye çalıştığı planlar uygulanmaya çalışılmaktadır.
Rabbimiz bizi korusun. Aleyhimize plan kuranların planlarını boşa çıkarsın. Devletimize ve bütün güvenlik güçlerimize güç, kudret ve zaferler ihsan eylesin. Milletimize sabır ve metânet lûtfetsin.
