Sen, Tanrılar kadar hatırlı,
Sen, güngörmüş-sefa sürmüş bir deniz;
koylarında, kayalıklarında, kumsallarında
dalarım maviliklerine bazen, ümitsiz-çaresiz?
Zaman dur durak bilmiyor, geçip gidiyor,
Canım hiç ölmek istemiyor Akdeniz?
Belki biraz yaşlıca kalbimiz
Senin o güzel koyların var ya, vazgeçemediğimiz;
o lacivert akşamların,
üstüne buzu koyunca bembeyaz oluveren rakıların?
Bunları bırakıp da dünyadan nasıl göçüp gideceğiz?
Canım hiç gitmek istemiyor Akdeniz?
Bir de sevmek var, vazgeçemediğimiz?
Şimdi aşk tatlı bir yorgunluk da olsa, yüreğim razı
Geçmişte büyük vurgunlar da yemiş olsa, yüreğim razı
Sevmek, bir yerlerde şarkı olmuş, sımsıcak-tertemiz
?Yeniden sevebilirim Akdeniz!?
Kumsallarınızın kumları tek tek okşanarak sevildiniz?
Deniz minareleriyle bir ömre dizildiniz
Yosunların yeşilince güzel bir çift göz istedim,
bana yeşil gözlü bir sevgili bile vermediniz
ve gözleri ahulara zebun oldum Akdeniz!
Duman duman efkarımı dağıttı mavilikleriniz
Yorgunluğu gördüm martı kanatlarında
ve aşkını dişleyişini yengecin kayalıklarda
Dolu dolu yaşamaya çok alıştım, çok alıştım,
bilmem ki, bu alışkanlıktan nasıl vazgeçeceğiz?
Canım hiç ölmek istemiyor Akdeniz!