Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

BAHAR GÜNGÖR


Asıl önemli olan insan faktörü!-2

Derken tartışma istemediğimden, bir önceki akşam gecenin bir yarısı evde su bitti diye su aldığım karşıdaki dükkana rica ettim...


Geçen Sayıdan Devam
Derken tartışma istemediğimden, bir önceki akşam gecenin bir yarısı evde su bitti diye su aldığım karşıdaki dükkana rica ettim, genç iki arkadaşın ikisi de yardımcı oldular koydum arabamı. Ben hassasiyetle onların önünü kapatmayalım diye arkadaki bisikleti almaya çalıştım ´´boşver kalsın abla´dediler. Ben de bugün bayramın son günü akşama rahatlar, komşuyuz, birbirimizi idare edelim, ben de sıkıntı vermek istemem deyip teşekkür ettim. Aynı gün bir kaç saat sonra indim baktım yaşlı bir bey var dükkanda ona da selam verip, araba benim, bir saate kadar arabayı alacağım çocuklar yardımcı oldu teşekkür ederim dedim.
Önce şaşırdı hangi çocuklar, bizim çocuklar mı? Bir saat falan olmaz´, deyip konuşmaya başladı ve ben şokta dinliyorum, durdurmak mümkün değil. Kaldı ki dükkanın önü de açık neyin tribini yapıyor anlamaya çalışırken, benim yumuşak konuşmam karşısında önce biraz geriye al olmaz böyle dedi, aldım. Sonra beğenmedi tehditle ´´İyi ki aldın, çek arabanı buradan yoksa karışmam´´ dedi. Baktım, güldüm bu tuhaf davranış karşısında sadece ´tamam çekiyorum siz haklı değilsiniz, sadece sorunlusunuz, ben sorun istemiyorum´´ diyebildim. Adam halen arkamdan konuşuyordu. Demek istediğim şuydu belki ama diyemedim şehir eşkiyalarının ne yapacağı belli olmuyor, tanık oluyoruz. Ne alakası var? Senin yerin değil senin işgal ettiğin yer! Ortak kullanımımız olan yerlerden bir kısmını sen işgal ediyorsun diyebilseydim, eminim ki adam ağzını bozacak ve kimbilir daha neler diyecekti, kadın olduğuma bakmadan. O kadar yani. Ona bu fırsatı vermiyorum. Ama bitmiyorlar, bunlardan o kadar çok ki. Bu tür iletişime kapalı yaklaşımlarla komşuluk arayın ki bulasınız. Hakkınız olanı kullandırmayanlar, misafire neler yapmazlar. Durum böyle olunca ´´komşu komşunun külüne muhtaçtır´´ diyen o eski esnafı çok fazla aratıyorlar bize.
Belki benim gibi hem Erdek´li olup hem farklı illerde yaşayanlarımıza plakamız 10 numara değil diye gerek evimizin önünde park cezası yememek için, gerek bazı alışverişlerde biraz daha hassas davranabilir esnafı, zabıtası, trafik polisi.
Kaldı ki bu hassasiyet herkese gösterilse böyle uygulamalara gerek yok, insan faktörü düzeltilmeli gerisi hikaye.
Erdek´te yıllar içinde elbette nüfus sonradan yerleşenlerle epey arttı. Özellikle çoğu Erdek´li olmayan, turizmle de yakından uzaktan alakası olmayan tüccar zihniyetli ciddi yabancı´´esnaf da arttı. Önceleri ayrımcılık yaptığımı düşünüp kendime kızsam da, havadan nem kapmaya meyilli bu yeni esnaf kesiminin hoşgörüsüz, hele de bir bayan olarak kaba davranışlarına bir, iki, üç derken maruz kalınca kimse kusura bakmasın ama Erdek´li esnaftan ayırt edilmesi gerektiğini paylaşmak istedim. Tabiki sözüm meclisten dışarı. Muhakkak yerli esnaf içinde de çürük elmalar olduğu gibi, sonradan yerleşen Erdek´li olmayan esnaftan da çok güzel insanlar var. Ama bana denk gelenlerin hep sonradan yerleşen yabancılar olması, tesadüfün bu kadarı olmaz dedirtti bana. ´´Yabancı´´ kelimesini kullanıp ayrımcılık yapmıyorum, demek istediğimi yazımın tamamını okuyan, bitince anlayacaktır umarım. Benim derdim bireylerle değil, turistik bir kasabaya yerleşen kim olursa olsun, nereden gelirse gelsin geldiği yeri bozan değil buraya bazılarının entegre olamama sorunuyla. Zira bu güzel memleketin adını, buraya tatile, dinlenmeye gelenlere kötü davranarak, kimsenin kötüye çıkarmaya hakkı olmadığını düşünüyorum.
Tanık olmuşuzdur hepimiz Erdek halkına çoğu kez haksızlık edilip, yerli Erdek esnafı ve halkı eleştirilir. Oysa benim gibi Erdek´te çocukluğu, gençliği geçmiş hepimiz, iyi esnaflarımızın ne yerinin ne isminin değişmediğini yıllardır çok iyi biliriz. İşyerlerini çocuklarının hatta bugün torunlarının çalıştırdığını. Aynı şekilde sonradan yerleşen mükemmel, sevdiğimiz, saydığımız çoğumuzun artık Erdek´li olmadığını neredeyse unuttuğumuz nice esnaflarımız da vardır. Nerede o ´´müşteri velinimetimizdir´´diyen bakkallarımız. Veresiye defterine yazdıra yazdıra hayatı birlikte paylaştığımız güzel insanlar. Kimde varsa onun bir diğerini idare ettiği o yokluk yılları. Bir de tüketmekten yorulup insan olduğumuzu hatırlayamadığımız bu yıllar. Boşalan ruhlarımız, maneviyatımızı ne doyurabilir acaba? Sahip oldukça. Evlerimiz, üstümüz başımız çoğalıyor ama bencilleşmekten eksilen ruhlarımızı tamamlayamıyoruz. Neden? Çünkü insan faktörünü unuttuk hayatın içinde. Birbirimizi nasıl memnun edip, memnun ettikçe mutlu oluruzu unuttuk.
Belediyeler aslında kaynak yaratmak istiyorsa bence bunlara el atmalı. İnşaatları falan bıraksın sokakları gelişigüzel işgal eden bu esnafa işgaliye kesse ciddi bir kaynak yaratır yada para söz konusu olunca tüm bu bencilce tutumlardan vazgeçip insanlar paylaşmayı öğrenip birbirinin hakkına tecavüz etmekten vazgeçerler. Kendiliğinden bazı şeyler de düzelir belki paradan anlayanlar için. Kısaca durum vahim insan faktörü açısından.
Hele ki memlekete gelen misafirlerin şikayetlerini ciddi olarak değerlendirip esnafa cüzi de olsa caydırıcı bir ceza kesse belki bu davranışlar olumluya dönüşebilir. Esnafa belki de iyi bir turizm sezonu öncesi iletişim eğitimi verilmeli. Para kazanmayı ancak insan ilişkileriniz güzel olduğunda becerebilirsiniz. Yoksa bu zihniyetle,bu işlek caddede daha çok dükkan açılıp kapanır.
Sorun aslında irdelediğinizde başka. Her geldiğimde dikkat ettiğim başka bir şey apartmanımızın altındaki süpermarketin her yaz farklı adlarla açılıp kapanıyor olması. Bu kalabalık caddede iş yapamıyorsa başka yerde hiç yapamaz. Peki o zaman neden kapanıp, her sene yenileri açılıyor bu dükkanların? Sorun ne olabilir? sorusunu sormadan edemiyorsunuz kendimize. Sizin aklınıza ilk gelen benim de geliyor ve insan faktörü tabiki diye fısıldıyor iç sesim.
İlk üniversite yıllarımda turizm eğitimi almış, yıllarca otelcilik, havacılık sektörlerinde çalışıp ülke ülke çok gezmiş, çok görmüş ve üstüne iletişim masterı yapıp, eğitim sektöründe çalışmış biri olarak boş laf etmiyorum inanın.
Turizm, ilçenizin ya da ilinizin sınırlarına girdiğinizde ve en önemlisi sizi temsil eden o ilk gördüğünüz insanla başlar. İlk su aldığınız yerdeki insanın güleryüzüdür, bazen size orayı sevdiren ya da oradan vazgeçirende. Güzel dolu bir mekana girdiğinizde sandalye olmasa bile, bulunan taburedir sizin oraya sonra gelmelerinizin nedeni. Arabanızı parkederken size ilk yardımcı olan esnaftır. Kısaca ne mavi deniz, ne yakan güneş, muhteşem yemek, içmek hepsi ama hepsi oradaki bir kişi keyfinizi bozduğunda çöpe gider. İnsan faktörüdür mekanları bize sevdiren ya da vazgeçiren. Dünyanın en güzel yemeğini sunsalar başınızda bir suratsız garson varsa tüm tadınız heba olur oracıkta. Ya da tersi. İnsanların birbirine hoşgörüyle, sevgiyle, güzel iletişimiyle sunumlarında eksik olan ne varsa telafi edilebilir. İşte İnsan faktörü acilen belediyelerce mi ele alınır, turizmden gelir etmek isteyenlerin buna farklı bir çözümü mü olur bilemem ama aklı başında insanlarla karşılaşmak istiyoruz sokakta, girdiğimiz dükkanlarda, plajda, her yerde.
Sözümüz meclisten dışarı, yarası olan gocunsun zaten.
Güzel bir sezon geçirmemiz dileğiyle.

  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,34
  • EURO

    34,77% 0,17
  • GRAM ALTIN

    2511,73% 1,11
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22
  • Cumartesi 15.6 ° / 7.5 ° Şiddetli yağmurlu
  • Pazar 21.3 ° / 6.1 ° Güneşli
  • Pazartesi 22.5 ° / 9.7 ° false

Balıkesir

20.04.2024

  • İMSAK 04:36
  • GÜNEŞ 06:10
  • ÖĞLE 13:08
  • İKİNDİ 16:54
  • AKŞAM 19:56
  • YATSI 21:23