Polisiye roman yazmak zordur.
Bandırmalı yazar İlyas Barut’un, “Bil ki Hayat Virâne” isimli polisiye ilk romanını okudum ve beğendim. Romanın kahramanı emekli polisin, eski bir dosyayı, incelemek üzere Emniyet Müdürlüğü’nden alması teknik hatasının dışında roman genelde iyi kurgulanmış. Malum, bu dosyalar, emniyette değil, adliyede bulunur.
Romanın konusu genelde Bandırma’da geçiyor. Emniyetten malulen emekli Nusret Çakmak’ın, intihar gibi görünen bir olayın ardından, bir cinayeti aydınlatma çabası…İçinde fırtınalar kopan emekli polisin, zaman zaman kendisiyle iç hesaplaşmalarına paralel şekilde acı yaşamın polisiyesi… Mekanlar tanıdık, kişiler tanıdık. Bu durum ise ayrıca ilgi çekiyor. Rahat okunan ve okuru sürükleyip götüren bir polisiye…
Bandırmalı yazarların yapıtlarını çok önemsiyorum. Elime geçtiğinde, öncelikle de bu yapıtları okuyorum. Edebiyat ve sanat adına harcanan her emek son derece önemli. Kaldı ki, İlyas Barut, el ele verdiği arkadaşı Ufuk Nergiz ile birlikte oluşturdukları “Kıyı Oyuncuları” çatısı altında, Bandırmalı tiyatro severlere çok önemli oyunları sahneye koydu. Öyle sıradan oyunlar da değil üstelik. Çehov, Gogol gibi usta yazarların yapıtlarından sahneye uyarladıkları oyunlar. Üstelik, hiçbir kişi ve kuruluştan ciddi hiçbir destek görmeksizin. Uzun süreli, saygıdeğer bir çaba, sonra ise kaçınılmaz son, dağılış!
X X X
Edebiyata, sanata verilen her emek saygıya değer.
Hele yokluklar ve yoksunluklar içinde yapılıyorsa, ayrıca takdire değer.
İlyas Barut’u kutluyor, yeni yapıtlarını bekliyorum.