Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Dr. Mağmumi´nin 100 yıl öncesini yansıtan kitabı

Dr. Mağmumi´nin 100 yıl öncesini yansıtan kitabı

Kitapta Erdek de anlatılıyor

Dr. Şerafeddin Mağmumi, ?Bir Osmanlı Doktorunun Seyahat Anıları-Yüz Yıl Önce Anadolu ve Suriye? isimli kitabında, Bandırma´nın yanı sıra Erdek´e de yer veriyor.
1895-1896 yıllarında, o tarihte Osmanlı ülkelerini saran kolera ile savaşmak amacıyla Anadolu´ya ve Suriye´ye gönderilen Dr. Mağmumi, bu bölgelerde çalışırken, gözlemlerini de not etmiş ve 1908 yılında Meşrutiyet kurulduktan sonra izlenimlerini iki kitap olarak yayınlamış. Dr. Mağmumi´nin bu kitapları, II. Abdülhamit döneminin acılar, felâketler dolu serüveninin ciddi kanıtları olarak dikkati çekiyor. Bu kitaplarda, yüz yıl öncesindeki Anadolu halkının karabasandan farksız yaşamının gerçek yüzü ortaya çıkıyor. Üzülseniz de, düşlerinizi, geçmişe dönük ütopyalarınızı yitirseniz de, Türkiye´nin yüz yıl önceki durumuna karşı Cumhuriyet döneminin ülkemize getirdiği yenilikler gözleniyor.
Kitapta, ?Erdek kasabasının tıpsal coğrafyası? başlığı altında, Erdek ile ilgili şu bilgiler veriliyor:
?Erdek, lodosa bakan bir tarafta olup poyrazı, Kapıdağ Yarıma-dası´nın yüksek sıradağlarıyla kapanmıştır. Havası ılımlı ve yumuşak olup yöresinin Bandırma gibi çıplak arazi olmayarak zeytinliklerden oluşması hem görüntüsünü güzelleştiriyor, hem de havasını değiştirip yeniliyor.
Suları da güzeldir. Fakat üzülecek şey şudur ki, kasaba, her türlü belediye ve sağlık hizmetlerinden yoksun kalmıştır.

Henüz ne özel, ne genel lağımlar yapılmamıştır. Tapılması düşünülmüş bile değildir. Bütün evlerin kirli suları açıktan, sokağa dökülerek akıp gidiyor. Arsalar, çöplük durumunu almış, sahil boyundaki hanelerin lağımları açıktan denize kadar inmekte ve üzerinden atlar, arabalar, insanlar geçmektedir. Bu düzensizliğe sokakların darlığı da eklenir ve hemen her hanede rakı ve konyak üretildiğinden, oralardan sokağa atılıp yığınlar, tepeler oluşturan, ekşimiş, mayalanmış cibre bile göz önüne getirilirse, gidiş-geliş sırasında burun tıkamaktan başka çare yoktur. Evet, sokakların çoğu olağan üstü dardır. Hatta İstanbul´da eskiden saçakları birbirine değmiş, karşılıklı evler bulunduğunu, bir evden öteki eve kahve vermek kabil olduğunu görmedik fakat romanlarda okumuştuk. İşte, Erdek´te de öyle sokak vardır ki, bu deyimi kanıtlar. Hatta hanelerin saçakları değil, belki pencereleri birbirine değiyor denilse abartılmamış olur.
Kasabanın görüntüsü güzeldir. Bir vapur boyu uzaklıkta, ufacık bir ada var. Üzerinde Doktor Makridi tarafından imtiyazı alınmış, ?Yanos?a benzeyen müshil(yumuşatıcı) bir maden suyu ve bir ılıca varmış. Açıklarda Paşa Limanı ve Marmara adaları, solda Karabiga kıyıları görülüyor ve göz hattı Tekfur Dağı sahilinde de hayal meyal erişiyor. Erdek´te yerel ticaret, zeytincilik ve bağcılıktır. Rakı ve konyak üretimi çok olup hatta Alexi Kotro Efendi´nin üç binlik büyük fabrikasının ürünleri her yerde beğenilmekte ve aranmaktadır.
Bunlardan başka halkın geçimi tarım ve granit taşı yüzündendir. Kapıdağ Yarımadası, granitten pek zengin olup hemen baştan aşağıya bu taştan oluşmuştur denilse doğru olur.
Erdek Limanı, her fırtınadan korumalı ise de lodosa açıktır. Bandırma kadar işlem olmamakla birlikte Tekfur Dağı hattına işleyen romörkörler, dönüşte buraya uğruyorlar. Limanda, Bandırma´dan daha çok yelken kayıkları gördük. Saat sekiz buçukta arabaya binerek, Erdek´ten çıktık. Aynı yoldan gidiyoruz. Kınakınalı şarap yapmak üzere satın aldığımız şarap hasırlıları ve fabrikadan sekiz yıllık diye aldığımız konyak şişeleri bizi bir kat daha rahatsız etmeye başladı. Çünkü kırılmamaları için korumakta güçlük çekiyoruz.
Bu kez, ?Kezik Harabeleri?nin ortasından girmeyip eski surların kenarından ve yarımadanın dili ortasından aykırılayıp geçtik ve Bandırma yakasına vardık. Arada yirmi saatlik yol olduğu halde beyaz örtüsüne bürünmüş Keşiş Dağı görülüyordu.?
Haber : Önder Balıkçı

/resimler/2016-4/29/2019540587916.jpg



  • Cuma 22.9 ° / 9.8 ° Güneşli
  • Cumartesi 24.7 ° / 11.1 ° Güneşli
  • Pazar 23.7 ° / 12.3 ° Güneşli